Şifrenizi mi Unuttunuz?
Hesabınıza yeniden girebilmeniz için e-mail adresinize yeni şifrenizi göndereceğiz.
HIZLI MENÜ
Tarihte Kars

 Eski Taş Çağı olarak da adlandırılan Paleolitik çağlardan itibaren tarih serüvenini takip ettiğimiz Kars’ın ilk çağlarda Hititler, Urartular ve Sasaniler tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını bilmekteyiz.

5. yüzyılda Anadolu’ya yönelen ilk İslâm fetihlerinin Kars ve çevresinde de etkili olduğu, Bizans ve Araplar arasında sık sık el değiştiren şehir yönetiminin ancak 8. yüzyılda kesin Arap hâkimiyetine geçtiği ifade edilmektedir. Aynı dönemde şehir Araplar tarafından Bagratlılar’a teslim edilmiş ve Bagratlı III. Aşot ise beyliğinin merkezini Ani’ye taşımıştır. Kars ise kardeşi Muşeg’e emanet edilmiştir.

Büyük Selçuklu Devleti’nin Kars’a olan akınları 11. yüzyıl ortalarını bulmaktadır. Selçuk oğlu Kutalmış, 1049 ve 1053 yıllarında iki kez Kars’ı fethetmeye teşebbüs etmişse de bunda muvaffak olamamıştır. 1058 yılında yeni bir girişimde bulunulmuş ve nihayetinde 1064 yılında Sultan Alparslan önderliğindeki Selçuklu ordusu Kars’ın 45 km kadar doğusundaki Ani’yi fethetmeyi başarmış ve Kars artık Türk toprağı haline gelmiştir. Şehirdeki kesin Türk hâkimiyeti ise Sultan Melikşah zamanına denk gelmektedir. (1080 yılı)

Sultan Alparslan, 1071 yılındaki Malazgirt Zaferi ile birlikte kendisiyle birlikte savaşan komutanlara Anadolu’yu bölüştürmüş ve Saltuk Bey’e de Erzurum ve Kars çevresi ikta olarak hediye edilmiştir. Böylelikle Kars ve çevresinde Büyük Selçuklular’dan sonra Saltukoğulları Beyliği’nin hâkimiyeti başlamıştır. Kars Kalesi’ndeki 1153 tarihli İzzeddin Saltuk Bey’in oğlu Firuz Bey’e ait bir tamir kitabesi bunu kanıtlar niteliktedir.

Daha sonra şehir kısa bir süre Büyük Selçukluların Ani emirlerinden Şeddadiler tarafından yönetilmiş, sonradan Ahlatşahlar egemen olmuş ve nihayetinde bu dönemde Gürcü istilâsına uğramıştır. 1226 yılında Celaleddin Harzemşah tarafından fethedilerek yeniden İslam toprağı olmuştur. Ancak ölümü üzerine tekrardan Gürcülerin eline geçmiş, 1239 yılında Moğol ordularının Gürcistan Seferi ile tahrip edilmiştir. Böylelikle 1336 yılına kadar İlhanlı hâkimiyetinde kalmıştır.

Kars 1356 yılında Altın Ordu, 1358’de Celâyirli, 1380’de ise Karakoyunlu hâkimiyetine girmiştir. 1386 yılında Timur tarafından alınmış, Timur’un ölümü ile yeniden Karakoyunlu idaresine girmiştir. 1467 yılında Akkoyunlular’dan Uzun Hasan tarafından fethedilmiş ve nihayetinde Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534 tarihli Irakeyn Seferi sırasında Osmanlı topraklarına dâhil edilmiştir. Ancak bunun nihai bir sonuç olduğu konusunda şüpheler bulunmakla birlikte, kesin Osmanlı hâkimiyetinin 1537 yılında Dulkadirli Mehmed Han tarafından gerçekleştirildiği ifade edilmektedir. Ancak Kars’ın Osmanlı safahatı uzun sürmemiş, 1565 yılındaki sınır dağılımında İran’a bırakılmış ve 1576 yılı civarında yeniden geri alınmıştır. Kars’ın 1604 yılındaki Şah Abbas’ın şehirde ağır bir tahribat yarattığı dönem haricinde uzun bir süre sakin kaldığı gözlenir, ta ki 1828 yılındaki Rus işgaline kadar.

1828, 1855 ve 1878 yıllarında Rusların işgaline uğramış ve sonunda 1878-1918 yılları arasında kırk yıl boyunca Rus boyunduruğu altına girmiştir. 1918’de imzalanan anlaşma ile Osmanlı’ya geri verilmiş, ancak bu kez de Ermenilerin tahribat ve katliamlarından büyük ölçüde etkilenmiştir.

1918 yılında daha sonra adı Cenûb-i Garbi Kafkas Hükümeti olarak değiştirilecek olan Kars İslam Şûrası kurulmuş, 1919’da İngiliz işgaline uğrayarak yeniden Ermeniler’e bırakılmış ve nihayetinde 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’nın üstün gayretleriyle 1920 Gümrü, 1921 Moskova ve Kars anlaşmalarıyla günümüze değin uzanan kesin bir Türk-İslam hâkimiyetine girmiştir.